Anasayfa

Ara

Favori

Sepetim0

Hesabım

(0)
Kategoriler

YAŞAMLARA DOKUNMAK-16.01.2017

getat, geleneksel tıp, tamamlayıcı tıp, yaşamlara dokunmak, bütüncül tıp, integratif tıp

Dokunmak sadece bedenle mi olur? Bazen yaptıklarımız, davranışlarımız ve bazen söylediklerimiz ile de bir başkasının yaşamına dokunuruz.

 İşte bu ‘yaşamlara dokunma’ sevdası ile öncelikle 2001 yılında hekim ve 2008 yılında da uzman hekim oldum. Ne var ki, mesleğimi icra ederken, almış olduğum toplamda 11.5 yıllık modern tıp ve uzmanlık eğitiminin, ruhsal olarak kendimi doyurmadığının ağırlığını yoğun olarak hissetmemle birlikte, 2011 yılında tıp dilinde ‘Geleneksel  ve Tamamlayıcı Tıp’, halk dilinde ise ‘Alternatif Tıp’ olarak adlandırılan  alanda eğitim almaya başladım.

Birçok kişinin yanlış bildiği üzere, alternatif tıp birkaç otu çöpü kaynatıp içmek ya da sınıkçıya ve/veya halk arası şifacılarına gidip bel, göbek çektirmek demek değildir.

Neyse ki 2014 Ekim ayında, TC Sağlık Bakanlığı ‘Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği’ni çıkardı ve aynı adla bakanlıkta bir daire başkanlığı oluşturuldu. Bu uygulamalar listesinde bulunan tedaviler; akupunktur, sülük(hirudoterapi), hacamat, hipnoz, ozon tedavisi, proloterapi, homeopati, mezoterapi, osteopati, larva tedavisi, apiterapi(arı ile tedavi), refleksoloji, osteopati, karyopraktik, müzik terapi olarak belirlendi. Tüm bu tedavilerin amacı, kapsamı, dayanakları, tanımları ve genel esasları, kimlerin uygulayabileceği, kaç saat ve nereden eğitim alınacağı gibi alt başlıklar yasal çerçeveye 2016 itibariyle oturmuş oldu.

Sağlık Bakanlığının oluşturduğu yönetmelikte henüz bulunmasa da, nöralterapi, nefes terapisi, bioresonans, PRP (kendi kanı ile tedavi), aile dizimi, EFT(duygusal özgürleşme tekniği), yoga, kinezyoloji gibi uygulamalar da yaygın olarak bu alanda kullanılmaktadır.

Modern Tıp eğitimi almış hekimlerin,  o tüm uzun ve ağır eğitimleri boyunca kafalarına adeta kazınmış olan bir söylev vardır: Alternatif tıp diye bir şey yoktur çünkü tıbbın alternatifi olamaz. Bu deyiş, bir raddeye kadar doğru kabul edilebilir. Evet doğrudur, tıbbın alternatifi yoktur lakin tıbbın tamamlayıcısı vardır. Ben de, bu ve bundan sonraki tüm yazılarımda, terimi ‘Tamamlayıcı Tıp’ olarak kullanıyor olacağım.

Hem batı tıbbı hem de tamamlayıcı tıp eğitimi almış bir hekim olarak, her iki tarafın da penceresinden bakabilmenin keyfini yaşıyorum.

 Sadece Batı Tıp eğitimi almış hekim gözüyle bakılan pencereden görülen maalesef ki şöyledir:  tamamlayıcı tıp, kanıta dayalı temelleri olmayan (oysa binlerce yurt dışı yayın mevcuttur) anam babam usulü uygulamalardır.

Alternatif tıp yapıyorum diyerek ortalığa çıkan halk arasındaki veya TV programlarındaki hekim dışı kişiler ise, adeta doktorculuk oynamakta , her şeyi ama her şeyi bildiklerini zannetmekte, kendilerini şifacı ilan etmekte, modern tıbbı da hekimlik sanatını da fütursuzca alaşağı etmektedirler.

Oysa artıları eksileri her ne olursa olsun, insan anatomisini, fizyolojisini, histolojisini anlamak, hastalıkların patolojisini ortaya çıkarmak ve tedavileri oluşturmak modern yani kanıta dayalı tıp sayesinde olmaktadır.

İşte tam bu bağlamda, İntegratif Tıp (Bütüncül) tanımı tam da beklentimizi karşılamaktadır. İntegratif Tıp, Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp ile kanıta dayalı tıp uygulamalarını bütüncül olarak değerlendiren yöntem ve uygulamaları kapsar.

Bu yaklaşım tarzının temel amacı, modern ve gelenekselin adeta aşıklar gibi her daim elele olmalarını sağlamaktır.

Ben, bu köşede yazacaklarım (veya anlatacaklarımJ) aracılığı ile ‘yaşamlara dokunmayı’ hedefliyorum. Hep ve her zaman olduğu gibi…  Öyleyse hoş bulduk!

Dokunmak sadece bedenle mi olur? Bazen yaptıklarımız, davranışlarımız ve bazen söylediklerimiz ile de bir başkasının yaşamına dokunuruz.

 İşte bu ‘yaşamlara dokunma’ sevdası ile öncelikle 2001 yılında hekim ve 2008 yılında da uzman hekim oldum. Ne var ki, mesleğimi icra ederken, almış olduğum toplamda 11.5 yıllık modern tıp ve uzmanlık eğitiminin, ruhsal olarak kendimi doyurmadığının ağırlığını yoğun olarak hissetmemle birlikte, 2011 yılında tıp dilinde ‘Geleneksel  ve Tamamlayıcı Tıp’, halk dilinde ise ‘Alternatif Tıp’ olarak adlandırılan  alanda eğitim almaya başladım.

Birçok kişinin yanlış bildiği üzere, alternatif tıp birkaç otu çöpü kaynatıp içmek ya da sınıkçıya ve/veya halk arası şifacılarına gidip bel, göbek çektirmek demek değildir.

Neyse ki 2014 Ekim ayında, TC Sağlık Bakanlığı ‘Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği’ni çıkardı ve aynı adla bakanlıkta bir daire başkanlığı oluşturuldu. Bu uygulamalar listesinde bulunan tedaviler; akupunktur, sülük(hirudoterapi), hacamat, hipnoz, ozon tedavisi, proloterapi, homeopati, mezoterapi, osteopati, larva tedavisi, apiterapi(arı ile tedavi), refleksoloji, osteopati, karyopraktik, müzik terapi olarak belirlendi. Tüm bu tedavilerin amacı, kapsamı, dayanakları, tanımları ve genel esasları, kimlerin uygulayabileceği, kaç saat ve nereden eğitim alınacağı gibi alt başlıklar yasal çerçeveye 2016 itibariyle oturmuş oldu.

Sağlık Bakanlığının oluşturduğu yönetmelikte henüz bulunmasa da, nöralterapi, nefes terapisi, bioresonans, PRP (kendi kanı ile tedavi), aile dizimi, EFT(duygusal özgürleşme tekniği), yoga, kinezyoloji gibi uygulamalar da yaygın olarak bu alanda kullanılmaktadır.

Modern Tıp eğitimi almış hekimlerin,  o tüm uzun ve ağır eğitimleri boyunca kafalarına adeta kazınmış olan bir söylev vardır: Alternatif tıp diye bir şey yoktur çünkü tıbbın alternatifi olamaz. Bu deyiş, bir raddeye kadar doğru kabul edilebilir. Evet doğrudur, tıbbın alternatifi yoktur lakin tıbbın tamamlayıcısı vardır. Ben de, bu ve bundan sonraki tüm yazılarımda, terimi ‘Tamamlayıcı Tıp’ olarak kullanıyor olacağım.

Hem batı tıbbı hem de tamamlayıcı tıp eğitimi almış bir hekim olarak, her iki tarafın da penceresinden bakabilmenin keyfini yaşıyorum.

 Sadece Batı Tıp eğitimi almış hekim gözüyle bakılan pencereden görülen maalesef ki şöyledir:  tamamlayıcı tıp, kanıta dayalı temelleri olmayan (oysa binlerce yurt dışı yayın mevcuttur) anam babam usulü uygulamalardır.

Alternatif tıp yapıyorum diyerek ortalığa çıkan halk arasındaki veya TV programlarındaki hekim dışı kişiler ise, adeta doktorculuk oynamakta , her şeyi ama her şeyi bildiklerini zannetmekte, kendilerini şifacı ilan etmekte, modern tıbbı da hekimlik sanatını da fütursuzca alaşağı etmektedirler.

Oysa artıları eksileri her ne olursa olsun, insan anatomisini, fizyolojisini, histolojisini anlamak, hastalıkların patolojisini ortaya çıkarmak ve tedavileri oluşturmak modern yani kanıta dayalı tıp sayesinde olmaktadır.

İşte tam bu bağlamda, İntegratif Tıp (Bütüncül) tanımı tam da beklentimizi karşılamaktadır. İntegratif Tıp, Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp ile kanıta dayalı tıp uygulamalarını bütüncül olarak değerlendiren yöntem ve uygulamaları kapsar.

Bu yaklaşım tarzının temel amacı, modern ve gelenekselin adeta aşıklar gibi her daim elele olmalarını sağlamaktır.

Ben, bu köşede yazacaklarım (veya anlatacaklarımJ) aracılığı ile ‘yaşamlara dokunmayı’ hedefliyorum. Hep ve her zaman olduğu gibi…  Öyleyse hoş bulduk!

Sevgiyle kalınız

Uzm.Dr.Sevilay ERİŞ

Güvenevler Mahallesi, 1.Cadde 1919 Sk. Medikal Plaza No:3/3 , 33140 Yenişehir / Mersin
(0533) 792 33 78
drsevilayeris@gmail.com
www.drsevilayeris.com ©
X
bizi arayın